Erdoğan: Siyaseti marjinalleştirmek bu ülkeye yapılacak çok büyük bir kötülüktür
İstanbul, 9 Mayıs (Hibya) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen MÜSİAD 28. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu.

İstanbul, 9 Mayıs (Hibya) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen MÜSİAD 28. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“2021 Eylül ayından beri genel başkanlık vazifesini yürüten Mahmut Asmalı kardeşim, bu genel kurulda görevi sizlerin takdiriyle Burhan Özdemir kardeşimize devretti. Mahmut Bey’e emekleri, gayretleri ve özverili çalışmaları için teşekkür ederken, Burhan Bey’e de yüce Allah’tan muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Genel kurulun, hem MÜSİAD camiasının gücüne güç katmasını, hem de Türkiye’nin büyüme ve kalkınmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum.
Sadece 28 Şubat döneminde değil, öncesinde ve sonrasında da MÜSİAD, daima demokrasiden, adaletten, hukuktan ve özgürlüklerden yana güçlü bir duruş sergiledi. Her türlü zorluğa, her türlü zorbalığa, baskıya, tehdide, ayrımcılığa rağmen MÜSİAD mensuplarımız, hak ve özgürlüklerle birlikte ekonomide, sanayide, ihracatta, elbette hayır hasenat hizmetlerinde desten yazdılar.
Geçmiş dönemlerde sermayenin dahi renklere ayrıldığı, bazılarına öz, bazılarına üvey evlat muamelesi yapıldığı karanlık günlerde dahi MÜSİAD, üretmekten, ihracattan, bütün Türkiye için çalışmaktan asla vazgeçmedi.
1990 yılından bugün Türk ekonomisinin ilerlemesine, büyümesine, ihracatın, üretimin, istihdamın her yıl artmasına, Türkiye’nin bir cazibe merkezi olarak öne çıkmasına çok değerli katkılarda bulundunuz. 35 yıldır duruşunuzu ve samimiyetinizi muhafaza ettiniz.
Kazanırken, çalışanlarınızdan başlayarak millete kazandırmayı, kanaat ve bereket kavramlarıyla ticaret yapmayı hiçbir zaman ihmal etmediniz.
Sanayici ve iş adamlarımızı bir araya getirerek, güç ve ülkü birliği yaparak sivil toplum alanında tarihi bir rol üstlendiniz.
Her vesileyle söylüyorum. Türkiye’nin demokraside, diplomaside, savunmada, ticarette ve diğer pek çok alanda 23 yılda yazdığı başarı hikayesinde en çok emeği olanlardan biri de MÜSİAD ailesidir.
Bugün 2002 öncesine kıyasla çok daha güçlü, çok daha itibarlı bir Türkiye Cumhuriyeti varsa bunda MÜSİAD’ın 35 yıllık mücadelesinin önemli bir payı bulunuyor.
Son 23 yılda milli iradeyi ve demokrasimizi hedef alan saldırıların boşa çıkartılmasında da MÜSİAD’ın kararlı desteği elbette yadsınamaz.
MÜSİAD’ımızı ülke olarak, millet olarak da minnet borçlu olduğumuzu altını çizerek söylüyorum belirtmek istiyorum.
Yine aynı şekilde sadece hudutlarımız içinde değil, dünyanın en ücra köşelerinde de milletimizin asaletini temsil eden, kardeşlik bayrağını gururla dalgalandıran MÜSİAD’ı ve üyelerini tebrik ediyorum. Rabbim muhabbetimizi daim eylesin diyorum.
Nice olmaz denileni başardık. Nice hayali gerçekleştirdik. Nice oyunu bozduk. Nice kirli senaryoyu yırtıp attık. Nice engelin, badirenin, imkansızlığın üstesinden geldik. Sabrettik, mücadele ettik. Allah’ın yardımıyla başarıdan başarıya koştuk.
MÜSİAD’ın ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz ve insanlık değerleri adına yürüttüğü mücadelesine her zaman destek olduk. İnşallah MÜSİAD ile gelecekte de bir ve beraber olacağız.
Dünyamız, sancılı olduğu kadar tarihi niteliğe haiz değişimleri yaşandığı kritik bir süreçten geçiyor. Hayatımızı birçok alanda altüst eden Kovid salgınının sağlık boyutunu 3 yıl önce hamd olsun geride bıraktık. Ancak salgının, küresel ekonomide sebep olduğu depremin sarsıntıları halen devam ediyor.
Ticarette artan korumacılık politikaları giderek güçlenmekte. Salgın döneminde son 60-70 yılın zirvelerine çıkan enflasyondaki direnç henüz kırılamadı. Enflasyon korkusu gelişmiş ekonomiler dahil dünyanın birçok ülkesinde ekonomi politikalarının temel belirleyici unsuruna dönüştü.
Gümrük tarifleri üzerinden alevlenen restleşmelerin de olumsuz etkisiyle bir müddet daha belirsizlik atmosferinin devam edeceği anlaşılıyor. Sadece ekonomide değil, uluslararası ilişkilerden siyasete ve toplumsal hareketlere kadar geniş bir yelpazede riskler ve tehditler giderek artıyor.
Görüyoruz ki küresel ekonomi, fırtınalı bir denizde ilerlemeye çalışıyor. Taşların yerine oturması ve suların sakinleşmesi biraz daha vakit alacaktır. Projeksiyonlarımızı buna göre yapmanın, yakın gelecek için en akıllı tercih olacağına inanıyoruz.
Hükümet olarak fırtınalı sularda gemiyi limana güvenle ulaştıracak plana, programa, tecrübeye ve iradeye hamd olsun ziyadesiyle sahibiz.
Her gün bir yenisi patlak veren krizlere aldırmadan soğukkanlı ve sabırlı bir şekilde yol alıyoruz. Son derece rasyonel bir zeminde artısı ve eksisini hesap ederek kararlarımızı uyguluyoruz.
Yıllık enflasyon, 11 aydır kesintisiz düşüyor. Nisanda son 40 ayın en düşük seviyesine ulaştık. İnşallah devamı da gelecek.
Bir diğer önceliğimiz olan mali disiplinden de taviz vermiyoruz. Depremin yaralarını hızla sararken, geçen yıl başlattığımız harcama disiplini ve tasarruf tedbirlerini bu yıl da aynı kararlılıkla sürdürüyoruz.
Kayıt dışı, uzun yıllardır ülkemizin kronik problemlerinin en üst sırasında yer alıyor. Kayıt dışılık, her şeyden evvel haksız rekabettir. Devletin görevi, vergisini düzgün ve düzenli ödeyeni, hesabını, kitabını doğru tutanı, işini kurallara uygun yürüteni korumaktır. Kayıt dışıya göz yummak, bu kardeşlerimizin hakkını yedirmek olacaktır. Dolayısıyla kayıt dışıyla mücadeleden geri adım atamayız.
Dış dengede de hamd olsun tablo, olumlu. Cari açığımız istikrarlı bir şekilde geriliyor. Altın hariç tutulduğunda cari fazla veriyoruz. Petrol fiyatlarındaki düşüş, lehimize işliyor. Hem enflasyonu hem dış açığı aşağı çekiyor.
İstihdamda da tarihi seviyelerdeyiz. İşsizlik oranımız mart ayında yüzde 7,9’a geriledi. Erkeklerde de bu oran yüzde 6,5. Kadınlarda ise yüzde 10,6. Bu rakamlar, son 20 yılın en düşük seviyesine işaret etmektedir.
Gelişmelere bağlı olarak iç ve dış talepte geçici yavaşlamalar olabilir. Bunlar gayet doğaldır. Biz ne bunları göz ardı ediyoruz ne de bunlara takılıp kalıyoruz. Kısa süreli dalgalanmaların ötesine geçen sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz.
Son 1,5 aydır yaşanan dalgalanmalar karşısında başarılı bir sınav verdik. Programın şoklara, manipülatif saldırılara ve sabotaj girişimlere karşı ne denli dayanıklı olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Malum çevrelerin operasyonu ellerinde patladı. Çünkü bu haftadan itibaren rezervlerimiz, yeniden artmaya başladı. Küresel belirsizliklerin azalmasıyla birlikte Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif yönde ayrıştığına hep birlikte şahit olacağız.
Yatırım, üretim, ihracat, istihdam. İşte bunlarla birlikte kaliteli büyüme ilkemize bağlılığımızı koruyoruz. Bu ilkeler çerçevesinde hiçbir kesimi yalnız bırakmıyoruz.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programını hayata geçirmiştik. Bu doğrultuda 284 stratejik ürün belirlemiş, toplamda 300 milyar liralık kaynak ayırmıştık. Bu ürünleri üretmek isteyen firmalarımıza piyasa finansman maliyetinin üçte biri oranında son derece avantajlı yatırım kredisi sunuyoruz. Buradan MÜSİAD camiasına bundan istifade etmesi çağrısı yapıyorum.
Siyasi hayatımızın her döneminde olduğu gibi bugün de hem iş yapıyor, hem hizmet ediyoruz. Hem de karalama kampanyalarıyla mücadele ediyoruz. Muhalefet kanadında en azından milli meselelerde değişim görmeyi umdukça maalesef her seferinde büyük bir düş kırıklığı yaşıyoruz. Muhalefetin siyasi centilmence bir rekabet yerine yıkıcı bir husumetle yürütme isteği aşılmaz bir duvar misali sürekli karşımıza çıkıyoruz.
Aktörler, isimler ve genel başkanlar değişse de ne yazık ki bu zihniyette zerre miskal düzelme olmuyor. Durum öyle vahim ki. Bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor, kendi ülkesini yabancı basın kuruluşlarına, yabancı aktörlere, dergilere şikayet ediyor.
İktidarı yıpratayım derken asıl Türkiye’ye zarar veriyor. Türk ekonomisine zarar veriyor. Boykot çağrılarıyla yerli ve milli markalara zarar veriyor.
Adı yolsuzlukla, rüşvetle, sahtecilikle anılan bir avuç muhterisi memnun etmek uğruna 85 milyonun tamamını hayal kırıklığına uğratıyor. Sayın CHP Genel Başkanı kusura bakmasın ama bunun adı muhalefet değil, ekonomik tetikçiliktir, jurnalciliktir, ispiyonculuktur.
Bizim CHP’lilerin birbirini jurnallemesiyle hiçbir sıkıntımız olamaz. Ama yalan ve iftiralarla Türkiye’nin jurnallenmesine gözlerimizi kapatamayız. Hiç kimse muhalefet ediyorum bahanesiyle kendi ülkesini yabancılara şikayet edemez.
Kantarın topuzu kaçmıştır. Düzelme umudu da giderek azalmaktadır. Siyaseti marjinalleştirmek bu ülkeye yapılacak çok büyük bir kötülüktür. Sivil siyaseti zehirli söylemlerle enfekte etmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
CHP’nin süratle normalleşmesi şart. CHP’nin iradesine vurulan vesayet prangalarını kırması gerekiyor. Sayın Genel Başkanın, artık suç örgütünün boyunduruğundan kurtulup, kendisini toparlaması, ülkenin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor.
Buradan herkesi, özellikle de muhalefet aktörlerini aklıselime, sükunete, sorumlu bir dille siyaset yapmaya davet ediyorum. Türkiye’nin kutuplaşmaya değil, kucaklaşmaya ihtiyacı var.
Bölgemizde ve dünyada tansiyon bu kadar yükselmişken, yangına körükle gitme yanlışından bir an önce dönülmesini temenni ediyoruz.
Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu duygularla MÜSİAD 28. Olağan Genel Kurulu’nun hayırlara vesile olmasını diliyor, yeni görev üstlenen kardeşlerime başarılar diliyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.”
Hibya Haber Ajansı© Copyright 2025 bartinhaberler.com.tr Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.